Tanrısız bir dinin, Budizmin kurucusu (M.Ö. 560a doğru).
Kral Suddhodana ile kraliçe Mayanın oğlu, sonradan Buda (yani «Tanrıdan esin almış») adını alacak olan bu bilge, M.Ö. VI. yy.da Hindistanın kuzeyinde doğdu. Mutlu bir gençlik dönemi geçirdi ama bir gün, insanların çektiği acıları seyretmek, onun yaşamını altüst edecekti. 29 yaşında, bir incir ağacının altına oturmuş düşünürken, «ilham» geliverdi: her türlü ıstırabın kaynağı, başkalarının olan şeylere göz dikmekti. Ve sağduyunun yolu, en yüce mutluluk hali olan nirvanaya ulaşmaktı. Bunun için her türlü isteğin kesinlikle yok edilmesi gerekiyordu.
Ganj kıyılarının kutsal kenti Benares ve dolaylarında, Buda, tam dört yıl vaazlar verdi. Vaazlarında dile getirdiği ilkeler ölümünden sonra Asyaya yayılmağa başladı.
Günümüzde Hinduluk, Budizmin (Budacılık) yerini almıştır; ancak, 1949da komünizmin yerleşmesine kadar Çinde derin etki gösterdikten sonra, gene de, Güneydoğu Asyanın, Moğolistanın, Kore ve Japonyanın esas dinlerinden biridir. 500 milyon mensubu vardır, bunlara örnek kişiler, bonzlar yön verir ve bu bonzlar, din eğitimi yaptıkları gibi, bazı ülkelerde (bu arada Vietnamda), siyasal yaşamı da derinden etkiler.
Acaba, Budacılık gerçekten bir din midir? Batılıların genellikle olumlu cevap verdikleri bu soru, her zaman rahatça sorulabilir. Bununla birlikte, bonz topluluğu gerçek bir din adamları sınıfı oluşturmaz ve budistler, Hıristiyanlığa veya Müslümanlığa benzetilebilecek bir inanç sahibi olmağa yanaşmazlar. Onlara göre Budacılık, bir tanrı olmayan ve insan sağduyusunun örneği olan Budanın koyduğu temel kurallara uyarak, bir tür yaşam tarzına yönelmekten başka bir şey değildir.
Çağımızda, Buda ve Budacılık üstüne yapılan incelemelerde büyük bir gelişme oldu. Buda dinine ait kuralların yorumunu ve tarihini konu alan bu yeni bilim dalına Budabilim denir.
Kral Suddhodana ile kraliçe Mayanın oğlu, sonradan Buda (yani «Tanrıdan esin almış») adını alacak olan bu bilge, M.Ö. VI. yy.da Hindistanın kuzeyinde doğdu. Mutlu bir gençlik dönemi geçirdi ama bir gün, insanların çektiği acıları seyretmek, onun yaşamını altüst edecekti. 29 yaşında, bir incir ağacının altına oturmuş düşünürken, «ilham» geliverdi: her türlü ıstırabın kaynağı, başkalarının olan şeylere göz dikmekti. Ve sağduyunun yolu, en yüce mutluluk hali olan nirvanaya ulaşmaktı. Bunun için her türlü isteğin kesinlikle yok edilmesi gerekiyordu.
Ganj kıyılarının kutsal kenti Benares ve dolaylarında, Buda, tam dört yıl vaazlar verdi. Vaazlarında dile getirdiği ilkeler ölümünden sonra Asyaya yayılmağa başladı.
Günümüzde Hinduluk, Budizmin (Budacılık) yerini almıştır; ancak, 1949da komünizmin yerleşmesine kadar Çinde derin etki gösterdikten sonra, gene de, Güneydoğu Asyanın, Moğolistanın, Kore ve Japonyanın esas dinlerinden biridir. 500 milyon mensubu vardır, bunlara örnek kişiler, bonzlar yön verir ve bu bonzlar, din eğitimi yaptıkları gibi, bazı ülkelerde (bu arada Vietnamda), siyasal yaşamı da derinden etkiler.
Acaba, Budacılık gerçekten bir din midir? Batılıların genellikle olumlu cevap verdikleri bu soru, her zaman rahatça sorulabilir. Bununla birlikte, bonz topluluğu gerçek bir din adamları sınıfı oluşturmaz ve budistler, Hıristiyanlığa veya Müslümanlığa benzetilebilecek bir inanç sahibi olmağa yanaşmazlar. Onlara göre Budacılık, bir tanrı olmayan ve insan sağduyusunun örneği olan Budanın koyduğu temel kurallara uyarak, bir tür yaşam tarzına yönelmekten başka bir şey değildir.
Çağımızda, Buda ve Budacılık üstüne yapılan incelemelerde büyük bir gelişme oldu. Buda dinine ait kuralların yorumunu ve tarihini konu alan bu yeni bilim dalına Budabilim denir.
Comments