Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ın soyundan gelen Ebul Abbas’ın kurduğu halife hanedanı (750-1258).
Emeviler halifeliği, Hz. Muhammedin amcaoğlu ve damadı, dördüncü halife Aliden zor ve hile kullanarak almışlar, bununla da yetinmeyerek peygamber ailesine karşı kanlı bir siyaset gütmüşlerdi. Bu yüzden Emevilere karşı düşmanlık artmış, özellikle Hicaz, Irak ve İranda büyük hoşnutsuzluklar baş göstermişti. Abbasoğulları bu düşmanlıktan yararlanarak, halifeliğin peygamber ailesinden en lâyık olana geri verilmesi gerektiği yolunda propagandaya giriştiler.
Emevilerin, özellikle çoğunluğu Türk olan bölgelerde (Horasan, Toharistan, Sogd) uyguladıkları vergi soygunculuğu ve Arap olmayanları aşağı görme siyaseti bu propagandayı daha da güçlendirdi. Horasanlı Ebu Müslim adında bir Türk, Emevilere karşı ilk ayaklanmayı başlattı. Önceden Türklerin Müslüman olanları ile olmayanlarını barıştırmış ve bunları İranlı Şiilerle birleştirerek güçlü bir birlik hazırlamış olan Ebu Müslim, Arap ordularını yenerek Emevi saltanatına son verdi.
Peygamber sülâlesinden Ebul Abbas Seffah halifeliğe getirildi (750). İlk Abbasi halifesi olan Ebul Abbas, Emevileri acımadan yok ettiği için kendisine kan dökücü anlamına gelen el-Seffah adı verildi.
BERMEKOĞULLARI
Abbasiler ilk dokuz halife zamanında (özellikle Harun Reşit [786809] ve Memun [813833]) bütün İslâm dünyasını kapsayan (Endülüs hariç) bir egemenlik kurdular. Ancak Anadoluya ve Akdeniz Bölgesine hiç bir zaman egemen olamadılar.
Türkler ve İranlılar tarafından iktidara getirilen Abbasiler, Araplara güvenemediklerinden yönetim işlerinde Türklerden ve İranlılardan yararlandılar. Yeni devletin maliye ve yönetim işleri, özellikle Toharistanlı Bermekoğullarınca düzenlendi. Bağdat bu dönemde kuruldu ve başkent oldu (762); kısa sürede saraylar, resmi kurumlar ve askeri kışlalarla donatıldı.
Daha sonra gelen halifeler döneminde Abbasi egemenliği zayıfladı, İslâm İmparatorluğunda bağımsız hükümetlerin sayısı çoğaldı (Samanoğulları, Karahanlılar, Büveyhoğulları, Fatımiler v.d.). Kuruluştan 150 yıl sonra, Bağdatın egemenliği sadece Irak ve İran bölgelerinde geçerliydi. Zamanla Abbasi halifelerinin yalnız manevi değeri kaldı. Büveyhoğulları 945te Bağdatı ele geçirdiler, siyasi çıkarlarını düşünerek, Abbasi hanedanını yıkmadılar, ama onların elinde halife unvanından başka bir yetki de bırakmadılar.
1055te Selçuklular, Bağdatı ele geçirerek Büveyhoğulları Devletine son verdiler, ama yine halifeleri güzel tuttular. Moğol istilâsı ile Abbasi hanedanı kesin olarak son buldu. Hulâgu, Bağdatı alarak son Abbasi halifesi Mustasımı öldürdü (1258). Öldürülmekten kurtulup kaçan Abbasoğullarından biri, Mısırda Memlûklere sığınarak orada halife oldu.
Abbasiler döneminde İslam’ın Arap ve İran kesimi büyük ölçüde birliğe kavuştu. Halifelik Arap özelliğini kaybederek, Sasani Krallığının kurumlarını, saray geleneklerini ve uygarlık zenginliğini edindi.
Samarrada (Irak) Cafer El-Mütevekkil Camiinin kalıntıları. Irak Abbasileri sanatının belirgin örneklerinden olan bu cami,
«ziggurat» (çok katlı kule) biçimi tuğla minaresiyle popüler dür.
ABBASİ SANATI
Abbasiler dönemi İslâm İmparatorluğu’nun en parlak dönemidir; öyle ki, bu dönemde hemen her bölge bağımsız bir sanat merkezi durumundadır. Bu dönemde edebiyat (özellikle şiir), bilim, fen, müzik, kısaca bütün güzel sanatlar büyük bir gelişme gösterdi. Yunan, Süryani, Fars ve Sanskrit dillerinde yazılmış bilim, fen ve felsefe kitapları Arapça’ya çevrildi. IX. yüzyılda halifelerin oturmuş olduğu Samarrada bulunan kalıntılar, Abbasi sanatının başlıca özelliklerini yansıtan belgelerdir.
Kayrevan Camii (Tunus) kubbeleriyle dikkati çeker. Mimber ve mihrabın yarım kubbesi oymatik ağacındandır; mermer levhalar kakma çinilerle bezenmiştir. Temeli 670 yılında atılan cami, XI. yy.a kadar birçok kere onarılmıştır.
Emeviler halifeliği, Hz. Muhammedin amcaoğlu ve damadı, dördüncü halife Aliden zor ve hile kullanarak almışlar, bununla da yetinmeyerek peygamber ailesine karşı kanlı bir siyaset gütmüşlerdi. Bu yüzden Emevilere karşı düşmanlık artmış, özellikle Hicaz, Irak ve İranda büyük hoşnutsuzluklar baş göstermişti. Abbasoğulları bu düşmanlıktan yararlanarak, halifeliğin peygamber ailesinden en lâyık olana geri verilmesi gerektiği yolunda propagandaya giriştiler.
Emevilerin, özellikle çoğunluğu Türk olan bölgelerde (Horasan, Toharistan, Sogd) uyguladıkları vergi soygunculuğu ve Arap olmayanları aşağı görme siyaseti bu propagandayı daha da güçlendirdi. Horasanlı Ebu Müslim adında bir Türk, Emevilere karşı ilk ayaklanmayı başlattı. Önceden Türklerin Müslüman olanları ile olmayanlarını barıştırmış ve bunları İranlı Şiilerle birleştirerek güçlü bir birlik hazırlamış olan Ebu Müslim, Arap ordularını yenerek Emevi saltanatına son verdi.
Peygamber sülâlesinden Ebul Abbas Seffah halifeliğe getirildi (750). İlk Abbasi halifesi olan Ebul Abbas, Emevileri acımadan yok ettiği için kendisine kan dökücü anlamına gelen el-Seffah adı verildi.
BERMEKOĞULLARI
Abbasiler ilk dokuz halife zamanında (özellikle Harun Reşit [786809] ve Memun [813833]) bütün İslâm dünyasını kapsayan (Endülüs hariç) bir egemenlik kurdular. Ancak Anadoluya ve Akdeniz Bölgesine hiç bir zaman egemen olamadılar.
Türkler ve İranlılar tarafından iktidara getirilen Abbasiler, Araplara güvenemediklerinden yönetim işlerinde Türklerden ve İranlılardan yararlandılar. Yeni devletin maliye ve yönetim işleri, özellikle Toharistanlı Bermekoğullarınca düzenlendi. Bağdat bu dönemde kuruldu ve başkent oldu (762); kısa sürede saraylar, resmi kurumlar ve askeri kışlalarla donatıldı.
Daha sonra gelen halifeler döneminde Abbasi egemenliği zayıfladı, İslâm İmparatorluğunda bağımsız hükümetlerin sayısı çoğaldı (Samanoğulları, Karahanlılar, Büveyhoğulları, Fatımiler v.d.). Kuruluştan 150 yıl sonra, Bağdatın egemenliği sadece Irak ve İran bölgelerinde geçerliydi. Zamanla Abbasi halifelerinin yalnız manevi değeri kaldı. Büveyhoğulları 945te Bağdatı ele geçirdiler, siyasi çıkarlarını düşünerek, Abbasi hanedanını yıkmadılar, ama onların elinde halife unvanından başka bir yetki de bırakmadılar.
1055te Selçuklular, Bağdatı ele geçirerek Büveyhoğulları Devletine son verdiler, ama yine halifeleri güzel tuttular. Moğol istilâsı ile Abbasi hanedanı kesin olarak son buldu. Hulâgu, Bağdatı alarak son Abbasi halifesi Mustasımı öldürdü (1258). Öldürülmekten kurtulup kaçan Abbasoğullarından biri, Mısırda Memlûklere sığınarak orada halife oldu.
Abbasiler döneminde İslam’ın Arap ve İran kesimi büyük ölçüde birliğe kavuştu. Halifelik Arap özelliğini kaybederek, Sasani Krallığının kurumlarını, saray geleneklerini ve uygarlık zenginliğini edindi.
Samarrada (Irak) Cafer El-Mütevekkil Camiinin kalıntıları. Irak Abbasileri sanatının belirgin örneklerinden olan bu cami,
«ziggurat» (çok katlı kule) biçimi tuğla minaresiyle popüler dür.
ABBASİ SANATI
Abbasiler dönemi İslâm İmparatorluğu’nun en parlak dönemidir; öyle ki, bu dönemde hemen her bölge bağımsız bir sanat merkezi durumundadır. Bu dönemde edebiyat (özellikle şiir), bilim, fen, müzik, kısaca bütün güzel sanatlar büyük bir gelişme gösterdi. Yunan, Süryani, Fars ve Sanskrit dillerinde yazılmış bilim, fen ve felsefe kitapları Arapça’ya çevrildi. IX. yüzyılda halifelerin oturmuş olduğu Samarrada bulunan kalıntılar, Abbasi sanatının başlıca özelliklerini yansıtan belgelerdir.
Kayrevan Camii (Tunus) kubbeleriyle dikkati çeker. Mimber ve mihrabın yarım kubbesi oymatik ağacındandır; mermer levhalar kakma çinilerle bezenmiştir. Temeli 670 yılında atılan cami, XI. yy.a kadar birçok kere onarılmıştır.
Comments