Musa ve Çıkış


Zaman: İÖ 13. yüzyıl?
Mekân: Mısır/Sina Yarımadası

İsrailin Allahı Rab şöyle diyor: Kavmimi salıver ki, çölde bana bayram etsinler. ÇIKIŞ 5: l

Tevratın Çıkış Kitabı İsraillilerin Mısırda baskı altında bulunmalarının ve Musa tarafından kölelikten kurtarılmalarının hikayesiyle başlar. Musa İsrailli bir çiftin oğlu olmasına rağmen Mısırlı bir prenses tarafından yetiştirilmişti.

Yetişkinliğinde bîr İsrailli köleyi döverken yakaladığı Mısırlı bir kâhyayı öldürmüştür. Yaptığı iş açığa çıkınca Musa çöle kaçmak zorunda kaldı. Burada Yanan Çalı önünde Tanrıdan bir vahiy aldı. Bunun sonucunda Mısıra döndü ve kardeşi Harun ile İsraillilerin salıverilmelerini talep etti. Firavun bu isteği reddederek ülkesinin başına on felaket getirdi.

Ailenin ilk doğan çocuğunun ölmesi olan onuncu felaket bütün Mısırlı aileleri de etkilediği için Firavun İsraillilerden Mısırı terk etmelerini istedi. Tanrı Mısırın doğusundaki çölde İsraillilerin geçebilmeleri için Kızıldenizin açılmasını sağladı ama sonra sular yine kapandı ve Firavun fikir değiştirdiği için onları kovalayan Mısırlılar boğuldular.

Bilim adamlarının hepsi Musanın varolduğuna ya da Mısırdan çıkışın yazıldığı gibi olduğuna inanmaz. Çoğu, on felaketin ve Kızıldenizi geçme mucizelerinin sunulduğu biçimiyle efsanevi olduğuna inanırlarsa da, özellikle Çıkış, Sayılar ve Tesniye kitaplarında yeralan metinlerde tarihi bilgiler vardır.

İki düşünce akımına genelde "minimalist" ve "maksimalist" adları verilir ve Çıkış hikâyesi üzerindeki tartışma İsrail tarihi için Tevratın bir kaynak olarak kullanılıp kullanılamayacağına ilişkin daha büyük tartışmanın bir parçasıdır.



Sina Dağı ve çevresindeki dorukların havadan görünüşü.

Minimalistler, on felaket ve Kızıldenizin yarılması mucizeleri konusunda Mısırda, Sinada ya da başka bir yerde kesin kanıtlar olmaması üzerinde dururlar. Onlar Tevrattaki hikâyelerin sözde anlattıkları olaydan çok sonra, İÖ 6. ve 2. yüzyıllar arasında ortaya çıktığına inanırlar. Ayrıca o zaman tarih yazmak diye bir şey olmadığından Tevrattaki hikâyeler yalnızca efsane ve folklor olarak güvenilmez ve yanlıştır. Arkeolojik ve tarihi araştırmalar bu nedenle Tevrata ışık tutamaz.

Diğer yandan çoğunluk görüşünü oluşturan "maksimalistler", Tevratın, anlattığı olaylardan çok sonra yazılmış olduğunu kabul etmelerine rağmen, metinler konusunda farklı görüşe sahiptirler. Nabukadnezzar ve Babilliler İÖ 587/6da Birinci Tapınakı yıkıp halk liderlerini Kudüs ve Yehudadan Babile sürgüne götürmüşlerdi. İşte Tevratın kitaplarından çoğu sürgünlerin çeşitli yazılı ve sözlü kaynaklarından toplanarak orada son şeklini almıştır. Bu nedenle Tevrat hikâyelerinde önemli miktarda tarihi bilgi vardır.

Bu bilimadamları Sina Dağında Yasayı (Torah) alan Musanın başında bulunduğu gruba ilişkin bir metin oluşuna işaret ederler. Musa önderliğinde Çıkışa ek olarak Tevrat metinlerinde Sinada pek çok yolculuk hakkında izler bulunduğundan eski İsraillilerin uzun bir dönem içinde gidip gelmiş oldukları en azından mümkündür. Çıkış yolu ve bugün Sinada adları bilinmeyen mekânların yerleri konusunda emin olmak imkansızsa da bu bilimadamları arkeolojik ve tarihi araştırmaların kutsal kitap hikâyeleri üzerine ışık tutabileceğine inanırlar.



İsrailliler Kızıldenizi geçerlerken kendilerini kovalayan Mısırlılar sularda boğuluyor. Suriyede Dura-Europostaki sinagogdan bir fresk, 3. yüzyıl ortaları.

MISIRDAKİLER İSRAİLLİLER MİYDİ?

Minimalistler ne Musa ya da Çıkış için ne de Kenanda İsrailli varlığı için somut bir kanıt olmadığını ve Tevratın bu bölümünün daha sonraki bir dönemde uydurulduğunu savunurlar. Ancak maksimalistler Mısır, Sinada ya da başka bir yerde Musa ve Çıkışla ilişkili belirli bir şey olmamasına rağmen, Mısırda Sami ırkından insanların bulunduğuna ve ÎÖ 13-12 yüzyıllarda Yehudanın merkezi yaylalarına yeni bir halkın geldiğini gösteren ikinci derecede kanıtlar bulunmasına işaret ederler.

Bunlar Mısır tarihinin bilinen gerçeklerini kullanarak İÖ 19. yüzyıldan ve belki de daha öncesinden Sami göçebe gruplarının Mısıra ticaret yapmaya, gıda maddesi almaya ve bazıları da mümkün olursa özellikle Nil deltasının doğu kısmına yerleşmeye geldiklerini gösterirler.

Bu göçebeler arasında İsraillilerin ataları, Yakubun liderliğindeki patriyarkal klanlar da vardı. Bunlar Mısıra Yusufa katılmaya gelmişler ve kendilerine şimdi Doğu Delta Bölgesiyle ilişkilendirilen Goshen ülkesine firavun emriyle yerleşip firavunun hayvanlarını gütme görevi verilmişti.

Mısırlıların bir zayıflık döneminde özgün yerleşimcilerin soyundan gelenler Delta Bölgesinde kendi hâkimiyetlerini elde edip başkentlerini Avariste kurdular. Bunlar tarihte Hiksoslar adıyla anılırlar ki, bu kelimenin anlamı "yabancı dağlık ülkenin reisleri" demektir ve bu da güney Kenanın iyi bir tanımıdır.

İÖ 16. yüzyıl ortalarında tekrar başa gelen yerli bir hanedan bunların liderlerini Mısırdan kovmuştur. Sami köylülerin çoğu ülkede kalmışlar ve deltanın tarımcı nüfusunun bir parçası olmuşlardır. Tevratta "Yusufu bilmeyen yeni bir kral" (Çıkış 1:8) tarafından "esir edilen"ler bu insanlardır.

Burada herhalde İÖ 1307de iktidara gelen ve üsleri yaptıklarına bakılırsa Doğu Delta Bölgesiyle ailevi bağları olan 19. hanedan firavunlarına yapılan bir atıftır. Bunların başkenti Avaristen pek uzak olmayan Pi-Ramessu idi (Tevratta Raamses, günümüzde Qantir).

Bu firavunlar aralarında Pi-Atum (Tevratta Pithom, günümüzde Teli el-Rataba) da olan başka kentler de kurdular ve Sina ile diğer yerlerden bedevilerin girişini önlemek için bir sınır kaleleri zinciri ve ikmal depoları inşa ettiler.

Firavunlar bu işlerde bölge halkını Ortaçağ Avrupasındakine benzeyen bir angarya çalışma sisteminde kullandılar. Mısır köylüleri arasında diğer göçmenlerin yanısıra Hiksosların soyundan gelenler de vardı ve hiç kuşkusuz bu insanların hepsi bu zorunlu çalışmadan kaçmak istiyorlardı. Böylece İsraillilerin karışık bir halk grubuyla birlikte Mısırı terk ettikleri söylenir (Ve İsrailoğulları, çocuklardan başka altı yüz bin kadar yaya erkekler olarak Ramsesten Sukkota göç ettiler. Ve koyunlar, sığırlar, pek çok hayvanlarla karışık çok halk da onlarla beraber çıktı. (...) Ve İsrailoğullarının Mısırda oturdukları müddet dört yüz otuz yıl idi. Ve vaki oldu ki, dört yüz otuz yılın sonunda Rabbin bütün orduları Mısır diyarından aynı günde çıktılar. Onları Mısır diyarından çıkardığı için Rabbe çok ehemmiyetle tutulacak bir gecedir. Çıkış 12:38-41).

Bu nedenle pek çok uzman Çıkışın en iyi İÖ 13. yüzyılda II. Ramsesin uzun hükümdarlığı dönemine (İÖ yaklaşık 1290-1224) uyduğuna inanırlar.



(Solda) Musa, On Emirin yazılı olduğu tabletleri taşıyor, İsrailliler aşağıda; Alba Kitabı Mukaddesi, 1422. (Sağda) İsrail Merneptah Dikilitaşında, firavunun Kenandaki zaferleri ve İsrail halkının yok edilişi anlatılıyor.

HİCRET YOLU

Musanın İsraillileri Mısırdan hangi yoldan çıkardığı gerçekten tam bir muammadır. İbrânice "Yam Sufun İngilizceye neden "Saz" (Reed) Denizi yerine Kızıl (Red) Deniz olarak çevrildiği bile bilinmemektedir. Ve bu denizin nerede olduğu da bilinmemektedir. İsrail yerleşim alanlarının yerleri konusunda bir fikirbirliği de yoktur, ancak bu şaşırtıcı değildir: Sinanın bedevi kabileleri İbrani yer adlarını devam ettirmeyeceklerdi.

Hicretin ve çöllerde dolaşılan yolların ve Sina Dağının yerinin de izini sürmek mümkün değildir. İsraillilerin Kenana doğru yollarına devam etmeden yaklaşık kırk yıl konakladıkları Kadeş-Barnea, Kuzeydoğu Sinadaki Ayn Kudeyrat vahası olabilir ama bölgede o dönemden kalan herhangi bir bulguya rastlanılmamıştır.

VAAT EDİLEN ÜLKE

Musa ölüp de Moabda Nebo Dağına gömülünce (Tesniye 34:1,5) halkını Şeriadan geçirip Kenan dağlık ülkesine götüren Yeşu oldu. Yeşu ve Hâkimler kitaplarında anlatılan fetihlerin pek bir kanıtı yoksa da bu tepelerde ilk defa küçük çiftçi köyleri kurulduğunun delilleri vardır.

Bunlar İÖ 13 ile 11. yüzyıllar arasından kalmadır. Aynı dönemde Doğu Akdeniz kıyılarından topraklar Ege dünyasından gelen göçmenlerin saldırısına uğramaktaydı. Mısır metinlerinde bu gruplardan "Deniz İnsanları" olarak söz edilir. Bunların arasında şimdi Gazze Şeridi olarak bilinen.yere yerleşen Filistinliler vardı. Kıyı ovalarındaki karışıklıktan kaçanlar dağlık iç bölgede kendilerine yeni köyler kurdular ve burada doğudan gelen İsrailliler ile karşılaştılar.

Bu iki grubun birlikle kurdukları tarım köylerinde pek çok teknolojik yeniliğe rastlanılmıştır. O çağın kıyı yerleşim birimlerinin aksine bu köylerin çoğundaki hayvan kalıntıları arasında domuz kemiklerine rastlanılmamış olması ilginç bir gerçektir. (Daha sonraki Yahudilikte domuz eti, dini yasalarla yasaklanmıştı.) Bu olgu dağlık köylerde yalnızca İsraillilerin varlıklarını işaret etmekle kalmayıp, bu toplulukları onların inançlarının yönettiğini de gösteriyor olabilir.

İsraillilerin İÖ 12. yüzyıl sonları ve 11. yüzyılda Kenan ülkesinde bulunduklarının kesin bir kanıtı daha vardır. Mısır firavunu Merneptah, hükümdarlığının beşinci yılında (İÖ yaklaşık 1219) Mısır hâkimiyetini tekrar kurmak umuduyla bölgede bir sefere çıkmıştır.

Firavun Merneptah, daha sonra Karnakta fetihlerini anlatmak için diktiği bir anıtta Kenan ülkesinde diğerlerinin yanı sıra İsrail halkını da tümüyle ortadan kaldırdığını belirtmiştir. İsraillilerin varlığının Tevrat dışında yer aldığı ilk belgenin, onun tümden imha edildiğini iddia etmesi çok ilginçtir.

Böylece, Musa ve Çıkış konusunda doğrudan doğruya bir kanıt yoksa da, fazlasıyla var olan çevresel kanıtlar gözardı edilemez. Bu sonuçta özel bir inanç ya da iman konusu olarak kalacaksa da, Tevratta nakledilen olayların temelde gerçek olduğuna inananlar için, bu metinler hep bir esrar gölgesi altında olacaktır.



İsraillilerin Sina yarımadasından Kenana muhtemel göç yollarını gösteren harita.



Mısırda Luksorda Medinet Habu duvarlarında resmedilmiş Deniz İnsanları. Başlıklar, Filistinliler olduğunu gösteriyor.

Comments

Anonymous said…
Resimler görünmese de tatmin edici bir yazı olmuş.Umarım kopyala-yapıştır ürünü değildir.Kuran-ı Kerim'den de alıntı yapılabilirdi.